Sinema

Heartstopper: Aşkı Kucaklamak

Heartstopper, 2022 yapımı bir Netflix dizisi. Dizi, Alice Oseman’ın çizgi romanından uyarlama. Yönetmen koltuğunda ise Euros Lyn oturuyor. İki kuir karakterin aşkına odaklanan dizi nahif anlatım diliyle büyük bir övgü topluyor. Dizinin senaristliğinde de çizgi romanların yaratıcısı Alice Oseman’a bolca yer verildiği için çizgi roman anlatım diline sadık bir yapım izlemiş oluyoruz. Gelin, Heartstopper’ı yakından inceleyelim. 

Heartstopper: Muzır Neşriyat

heartstopper

Heartstopper, 2019 yılında çizgi roman olarak basılıyor. Basıldıktan kısa süre sonra tüm dünyada çok fazla sevilen çizgi romanlardan biri haline geliyor. Türkiye’de de Yabancı Yayınları tarafından basılıyor. Fakat basıldıktan bir süre sonra muzır neşriyat olarak yasaklanıyor.

Heartstopper, şu an sadece belli kitapçılarda zarfın içinde satın alabileceğiniz bir yayın haline geliyor. Yani normal bir şekilde satışı yapılamıyor. Çizgi romanın muzır ilan edilme sebebi de “çocuklar için zararlı içeriklere sahip olduğu” gerekçesi. 

Peki ne anlatıyor bu kitap? Charlie isimli karakterimiz eşcinsel olduğu için çeşitli zorbalıklara uğramış. Nick ile aynı okulda olmalarına rağmen daha önce hiç karşılaşmamışlar. Bir gün aynı sıraya oturmaya başlayınca ona karşı ilgisi başlıyor. Charlie şansı olmadığını bilmesine rağmen Nick’e âşık oluyor. Bu süreç sonrasında da Nick’in de kendi içerisinde kendini keşfini anlatan bir sürece tanık olmaya başlıyoruz. 

Hikâyenin bazı kesimler tarafından korkutucu bulunmasının en büyük sebebi, büyük bir empati alanı bırakması. Homofobi dediğimiz şeyin anlamsızlığı, eşcinsel karakterlerin yaşadıklarını ve en önemlisi karakterlerin sadece cinsel tercihinden ibaret olmadığını çok güzel bir şekilde işliyor. Yazarın dizinin yaratıcı ekibine dahil olması da bunda etkili olmuş. Çizgi romandaki karakterler aynı his ile seyirciye geçiyor.

Temsiliyet Üzerine 

Heartstopper’ı diğer kuir anlatılardan ayıran önemli özellikleri var. Bunların en başında ise karakterlerin temsiliyetleri geliyor. Çoğunlukla karamsar ve net çizgileri ile yansıtılan kuir karakterler bu dizide hiç de o şekilde verilmiyor.

Tersine karakterlerin hayatları tamamen eşcinsel olmanın etrafında dönmüyor. Bu dizi de çekilen zorluklara, zorbalıklara yer verse de bir yandan eşcinsel kimliği ile var olabilmenin güzelliklerinin de çok defa altını çiziyor. Karakterlerin çoğu kendini saklama gereksinimi duymadan var olabilmenin mutluluğu içerisindeler. Eğleniyorlar, âşık oluyorlar. Tüm bunları kendi olarak yapabiliyorlar. 

Baş karakterler dışında da yan karakterler üzerinden iyi temsiliyetler sunuyor. Yan karakterler, ana karakterler kadar üzerine düşünülmüş ve iyi yazılmış karakterler. Tüm bunlar diziyi daha iyi bir yapım haline getiriyor.

Dizinin başrolündeki Charlie ve Nick dışında diğer karakterlerin de hayatı ikinci sezon için merakla beklediğimiz şeyler içerisinde. Eşcinsel, transseksüel, biseksüel karakterleri cinsel kimliklerinin üzerine basa basa işlemek yerine, kendi varoluşlarıyla işliyor. Bunu daha önce Sex Education da benzer şekilde yaparak beğenilerimizi kazanmıştı.  

Genel olarak bir arkadaş grubu içerisinde dönen dizi tabi ki okuldaki diğer öğrencileri ve karakterlerin onlarla olan ilişkilerine de yer veriyor. Charlie okulda bazı öğrenci gruplarından zorbalık görmüş. Bu zorbalıkları yaşamaya da devam ediyor.

Dizinin başında sevgilisi olarak gördüğümüz, aslında Charlie’yi kullanmak dışında bir şey yapmayan Ben de buna dahil. Aslında dizi içerisinde yer alan çoğu sahne kişisel anlamda ilişki dinamiklerini konu alıyor. Belli grupları biraz daha karakterize vermelerinin sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.

Rengarenk Karakterler, Nahif Çözümler

heartstopper

Dizi daha önce yapılan LGBTİQ+ dizilerinden farklı bir yerde konumlanıyor. Yavaş yavaş genişleyen LGBTİQ+ külliyatında genel olarak çizilen karakterlerin çoğu, akranları tarafından yoğun baskılara uğrayan ve kendi hayatlarında daha mutsuz ve yalnız çizilen karakterler. Fakat bu dizide bu olay daha iyimser bir taraftan kurulmuş.

Öncelikle eşcinsel karakterler kendi içerisinde iyi arkadaşlıklara sahip hatta kendilerini seven bir insanla beraber olarak çizilmiş vaziyetteler. Tabii ki burada da karakterlerimizin çektiği zorbalıkları görüyoruz. Fakat yine de bunu izleyenler için umut veren bir taraftan yapıyor. 

Zorbalığı ele alış biçiminden de önemli bir tarafı var. Bazı sahnelerde bunu çok sert bir şekilde yapmak yerine daha hayatın içerisinde gördüğümüz minik tavırlar şeklinde yapıyor. Bu derece uç bir zorbalığı göstermek yerine daha gündelik hayatın içerisinde kullanmak gerçekçiliği arttırıyor.

Aynı zamanda da zorbalığa uğradığımızı anlamanın tek tarafı okuldaki kötü çocukların bizi fiziksel anlamda zorlaması olmadığını anlıyoruz. Bu yönleri ile dizi aslında genç insanların izlemesine çok uygun bir şekilde tasarlanmış. Artı on sekiz klasmanına sokulmasının tek nedeninin içerisinde eşcinsel karakterler olması olduğunu düşünüyorum. Çünkü dizinin içinde rahatsız edici herhangi bir sahne bulunmuyor. Gençlerin aileleriyle rahatlıkla izleyebileceği bir yapım. 

Genel olarak ikili ilişkili dizilerde gördüğümüz karakterlerin açık iletişim kuramama halini de tam tersine çeviriyor. Dizi boyunca karakterler birbirleriyle gayet sağlıklı iletişim kuruyorlar. Bir ilişki içinde bunun ne denli önemli olduğunu bize göstermiş oluyor. Aslında bu şekilde bakıldığında gençler için yapılmış en iyi yapımlardan biri olduğunu söyleyebiliriz.  

Heartstopper: Uyarlama Nasıl Olur?

heartstopperinceleme

Uyarlama senaryolarda genel olarak öncelikle edebiyat yapıtını okuyan kişiler için tatmin etmeyen bir taraf olabiliyor. Bunun altına baktığımızda aslında bir yapıtın ve dizinin birbirinden farklı formatlar olduğu genelde izleyici tarafından yok sayılıyor.

İki farklı formatın tamamen aynı şekilde bir hikâyeyi anlatması zaten mümkün olan bir şey değil. Yine de bu yapım için konuşacak olursak çizgi roman okurları, hikâyeye sadık bir uyarlama istiyorlardı. Onlar için en iyi haber çizgi romanların yazarının da dizinin yaratıcı ekibinde yer alması oldu. 

Alice Ossman’ın diziye dahil olmasıyla çizgi romanları okurken yaşadığımız hissi dizide de bulabiliyoruz. Tabii ki farklı formatlar olduğu için gereken de yapılmış. Bazı karakterler diziye özel eklenmiş ya da belli karakterlerin formatı biraz daha değişmiş. Yazarın onayı ile bu değişimler bence dizi için çok iyi seçimler olmuş. Çünkü dizinin güçlü yanlarından biri de yan karakter dediğimiz karakterler de baş karakterler kadar merak edici bir hikâye yaratıyorlar. 

Aynı zamanda dizide bol bol kullanılan çizimler, çizgi romandaki atmosferin dizide de yaratılmasına katkı sağlıyor. Çizgi romanda birçok sahnede karşımıza çıkan yapraklar, titreşimler dizideki anlatım içerisine iyi bir şekilde yedirilmiş. Sevdiğimiz insanın elimizi tuttuğunda içimizde uçan kelebekler, heyecanlarımız ya da iyi bir ruh halinde dünyayı gördüğümüz şekil.

Bazı zamanlarda dünyadaki her şeyin duruyormuş gibi görünmesi gibi birçok detay dizide çok güzel bir şekilde yer almış. Dizi bu açıdan da tam bir “kendini iyi hisset” dizisi. İzlediğiniz zaman sizde çok sıcak hisler oluşturabilecek bir yapım. Bu yüzden de dönüp dönüp izleneceğinden eminim. 

Heartstopper: Teknik İnceleme

heartstopper dizi inceleme

Diziye teknik açıdan baktığımızda ilk gözümüze çarpan tarafı renk kullanımı. Görüntü yönetmenliği ile neon renk kullanımı da hikâyeye hizmet eder şekilde yapılıyor. Dizinin genel atmosferine baktığımızda renklerin yeni bir anlatım kurduğunu da görüyoruz.

Renklerle beraber, aynı zamanda sanat yönetiminde de büyük bir başarı söz konusu. Charlie’nin odası, giyimi, Rick’in ve diğer karakterlerin giyimi, odaları gibi ince düşünülmüş detaylarla bir anlatım kurulmuş. Karakterlerin çizgi romanda da tasarımlarında ikonik eşyalar kullanılmış. Dizide de bu aynı şekilde devam ettirilmiş. Karakter tasarımları ve mekân tasarımları genel olarak çizgi romana sadık bir şekilde yapılmış. 

Heartstopper için bir diğer önemli nokta ise anlatım dili kadar çalışanlarında da temsiliyete önem vermiş olması. Dizinin başrolünde Charlie karakterini oynayan Joe Locke da eşcinsel. Aynı zamanda kendisinin ilk oyunculuk tecrübesi. Finney de tıpkı Elle gibi trans bir kadın. Darcy rolündeki Kizzy Edgell de kendini non-binary olarak tanımlıyor. Dizinin set ve oyuncu ekibinde çok fazla kuir insan çalışıyor. Dizinin çalışanları seçilirken biraz daha onların temsiliyetine önem verilmiş. 

Oyunculuklardan bahsedecek olursak, oyuncuların hepsi genç ve çok fazla tecrübesi olmayan oyuncular. Buna rağmen çok iyi bir iş çıkarıyorlar. Kendi karakterlerini çok iyi bir şekilde yansıtıyorlar. Dizide oyunculuğun büyük bir önemi var. Çünkü karakter bazlı bir hikâye izliyoruz.

Buna rağmen hiçbir sahne oyunculuklar ile alakalı bir kusur göremiyoruz. Ayrıca dizide Nick’in annesi rolünde Olivia Colman’ı da görüyoruz. Olivia Colman her zamanki gibi bir dakika da gözükse saatlerce de gözükse aklımızı başımızdan alan bir oyuncu. 

Sonuç

Heartstopper ile ilgili düşüncelerimi toplayacak olursam. Daha önce çok defa iyilerini de izlediğimiz büyüme hikâyeleri olduğunu biliyorum ama daha hetero egemen bir dünyanın hikâyeleriydi. Heartstopper, sadece bunu aşmakla kalmıyor aynı zamanda klişe eşcinsel karakterlerin de üzerini çiziyor. Çok boyutlu eşcinsel karakterler izliyoruz. Dizinin, sevgiye, büyümeye, arkadaşlığa, aşka bakış açısı çok güzel. İzleyenlerin kalplerini sıcacık yapma garantili. Son olarak Netflix’in çocuk ve aile direktörü Alexi Wheeler’in sözlerini burada paylaşmak istiyorum:

Bu, anlatılmayı hak eden bir hikâye. Charlie ve Nick’in hikâyesini savunmaktan gurur duyuyorum. Tüm gençlerin içeriklerimizle bağ kurabilmesini istiyorum. Heartstopper’a ilişkin hissiyatım, kariyerimde üzerinde çalıştığım her şeyin ötesinde, bu hikâyeyi mutlaka hayata geçirmemiz gerektiği doğrultusundaydı.

Tuğçe Kozak Arman

Merhaba, ben Tuğçe Kozak Arman. Mühendislik eğitimimi tamamladıktan sonra, gönül verdiğim sinema eğitimimi almak için Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne başladım. Hali hazırda eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda okuduğum kitaplarla ilgili sohbet ettiğim bir YouTube kanalım var. Onun dışında da çeşitli projelerde senaryo yazarlığı yapıyorum ve yayına hazırladığım kitabım var. Sinemadan bahsedecek olursak, benim de yolumu ustalar çizdi. Alfred Hitchcock, Kubrick ve Kieslowski favori yönetmenlerim. Favori filmim ise yıllardır hiç değişmedi. O da Hitchcock’un Psycho’su. Yıllardır kusursuzluğunu kaybetmeyen bir film.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir