Müzik Terapisi: Notalarda Gizlenen Şifa
Müzik terapisi, uzun yıllardır dünyada ve ülkemizde uygulanan etkili bir terapi çeşidi. Birçok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığın tedavisinde müzik terapisi kullanılmakta ve olumlu sonuçlar alınmakta.
Hayatımızın olmazsa olmazı sanat, kendimizi rahatlatmak, stresten arınmak, fiziksel yetilerin gelişimi ve psikolojik iyi oluş halimizi sağlamlaştırmak amacına hizmet eder. Bu noktada, müzik büyük ve önemli bir rol oynar.
Müziğin, çeşitli müzik aletlerinin çıkardığı seslerin ve tınıların insan psikolojisi üzerindeki etkisine ve müzik terapisinin ayrıntılarına gelin yakından bakalım.
Müzik Terapisi
Geçmişten günümüze müzik, insan hayatının önemli parçalarından biri. Öyle ki; hüzün, kaygı, acı veya mutluluk ve sevinç duyduğumuz her an müziğe ihtiyaç duyarız.
Dünya üzerindeki neredeyse her kültürde önemli rol oynayan müzik; ritim, tempo, şiddet, uyum ve tını gibi özelliklerle oluşmakta. Bu özelliklerin yanında duygu ve düşünceleri de yansıtır müzik.
Friedrich Nietzsche müzik ile ilgili şu sözleri sarf etmiş:
“Müzik olmasaydı, hayatın varlığı bir hata olurdu.”
Müziğin insan üzerindeki etkisi tarihin ilk dönemlerinden itibaren keşfedilmiştir. İnsanların geçirdiği çeşitli hastalık ve psikolojik bozukluklar için kullanılmakta.
Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaralı askerlerin kaldığı hastanelerde müzik kullanımının başlamasının ardından bu alanın önemi fark edilmiş. Böylece müzik terapisi uygulanan sistematik bir uzmanlık alanı haline gelmiştir.
Dünya Müzik Terapisi Federasyonu (WFMT) müzik terapisini şu şekilde tanımlar:
“Müzik terapisi, bir müzik terapistinin bir danışan veya grupla, onların fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına iletişim, diyalog, öğrenim, mobilizasyon, ifade, organizasyon ve bunlarla ilişkili diğer terapötik amaçları gerçekleştirebilmek ve kolaylaştırmak amacıyla planlı bir süreçte müzik ve/veya müzikal unsurları (ses, ritim, melodi ve armoni) kullanmasıdır.”
Amerikan Müzik Terapi Birliği ise bu terapi çeşidini şöyle tanımlar:
“İhtiyaç duyan bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan bir uzmanlık dalı.”
Müzik terapisinin genel amacı, bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan hedeflere ulaşmaktır. Bu hedeflere örnek olarak, sosyal, duygusal, bilişsel becerileri, motor işlevleri veya kendini ifade etme yeteneğini geliştirmeyi verebiliriz.
Müzik Terapisinin Etkileri
Müzik terapisi, müzikal aktiviteler ile zihinsel, fiziksel ve psikolojik sağlığı geliştirmek için kullanılan etkili bir teröpatik araçtır. Diğer bir deyişle, müzik terapisi müzikle zihin ve vücut arasında denge oluşmasına olanak sağlar.
Yapılan birçok araştırmaya göre, müzik ağrı ve acı hissi gibi fiziksel sorunlar ile birlikte anksiyete bozuklukları, depresyon ve şizofreni gibi psikolojik bozukluklar üzerinde olumlu etkiler bırakmakta.
Müziğin insan bedeni ve psikolojisi üzerindeki etkileri oldukça fazla. Müzik terapisinde kullanılan müzikler, endorfin salgısını ve olumlu duyguları artırır, korkuyu ve kaygıyı azaltır. Aynı zamanda kalp ritmini düzenler, kan basıncını düşürür, kasları gevşetir, nefesi dengeler, sakinleştirir.
Ek olarak müzik dikkatin odaklaştırılması ve sürdürülmesi, işlek bellek, hafıza, kavrama gibi zihinsel işlevlere de yardımcı olmakta. Kendini ifade etme ve iletişim yeteneklerini geliştirir.
Stres, kaygı ve korku gibi duyguların azaltılmasında etkili olan müzik terapisi, sakinlik, öz güven ve yetkinlik gibi olumlu duyguları ortaya çıkarır. Bunların yanında Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkların tedavisinde etkilidir.
Müzik terapisi ile ilgili çalışmalara genel olarak bakıldığında, müziğin uygun enstrüman ve ritimlerle beyindeki limbik sistemi etkilediği, hormon ve duyguları değiştirip düzenlediği görünmekte.
Müzik Terapisi Modelleri
Genel olarak müzik terapisinin çeşitleri aktif ve pasif müzik terapisi olarak ikiye ayrılmakta. Aktif müzik terapide danışan, terapistin ona yönelik ve onunla birlikte yaptığı müzikle etkileşim içinde olur. Bu etkileşim ile bir doğaçlama üretimi ve yaratıcılık ön planda olur.
Pasif müzik terapisinde ise, terapist çeşitli müzikler yapar ve bu müzik aracılığı ile danışanın psikolojik durumunda değişiklik meydana getirmeyi amaçlar.
Yönlendirilmiş İmgelem ve Müzik (Guided Imagery and Music-GIM)
Bonny Model olarak da bilinen Yönlendirilmiş İmgelem ve Müzik, 1970’lerde Amerika’da kanser hastaları ve alkol bağımlılarına yönelik psikoterapötik tedavi biçimlerini müzik ile birleştiren terapist ve araştırmacı Helen Bonny tarafından geliştirildi.
Çeşitli psikolojik problemler yaşayan bireylere yardımcı olmayı amaçlayan ve merkezinde müziğin olduğu bir bilinç araştırması modelidir. Kaygı, depresyon, yas süreci, istismar, stres, bağımlılık ve psikosomatik rahatsızlıklar gibi pek çok probleme odaklanabilir.
Bu modelin kullanıldığı seanslarda, danışan klasik müzikler dinleyerek rahat ve gözleri kapalı şekilde uzanır. Klasik müzikler ile danışanın zihninde ortaya çıkan imajlar, metafor olarak kabul edilir. Dolayısıyla terapist, bu imaj ve imgeler üzerinde çalışır.
Kısacası müziğin görevi, bireyin iç dünyasını keşfetmesine yardımcı olmaktır.
Yönlendirilmiş İmgelem ve Müzik Modeli’nde kullanılan müziklerin bir örneğini aşağıda bulabileceksiniz:
Analitik Müzik Terapi (Analytical Music Therapy-AMT)
Priestly Model olarak da bilinen Analitik Müzik Terapi, Marry Pristley tarafından geliştirilen ve danışanın duyguları, bedensel ve bilişsel farkındalığını arttırmayı amaçlayan bir modeldir.
Model, danışanın müzikal doğaçlamaya verdiği sözel yanıtlara odaklanır. Bu nedenle danışan aktif bir roldeyken terapist destekleyici bir roldedir.
Bireyin sahip olduğu problemlerin anlaşılması, kavranması ve kendini ifade etme yönündeki yaratıcı fikirlerin oluşturulmasında yardımcı olur.
Yaratıcı Müzik Terapisi (Creative Music Therapy)
Paul Nordoff ile özel eğitim uzmanı Clive Robbins tarafından geliştirilen model, Nordoff ve Robbins Yaklaşımı olarak da bilinir.
Hümanistik ekolden etkilenen model, her insanın doğuştan müziğe tepki verebildiğini kabul etmekte. Danışanın kendini gerçekleştirme sürecine destek vermeyi amaçlar.
Bu modelde müzik merkezdedir. Müzikal yanıtlar, analiz ve yorumlamada temel bir materyal olarak kullanılır. Terapi danışanın müzikal üretimine karşı terapistin verdiği müzikal yanıt üzerinden yürür. Bu sebeple, terapist müzikal bir yeteneğe sahip olmalı ve enstrüman çalabilmelidir.
Serbest Doğaçlama Terapisi (Free Improvisation Therapy)
Diğer adıyla Alvin Model, müzik terapisi öncülerinden ve İngiliz Müzik Terapi Topluluğu’nu kuran Juliette Alvin tarafından geliştirilmiştir.
Bu modele göre, müzikal kurallar olmaksızın doğaçlama olarak yapılan müzik, bireyin kişiliğinin bir ifadesidir. Diğer bir ifadeyle müzik bilinçaltını ortaya çıkarmaya yardımcı olur.
Organize olmamış sesler kullanılarak oluşturulan sesler ve tınılar terapist ve danışana özgürlük olanı oluşturur.
Davranışçı Müzik Terapi (Behavioral Music Therapy)
Bu yaklaşımda amaç, uyumsuz davranışları ortadan kaldırmak, azaltmak ve uyumlu davranışlar oluşturmak veya arttırmaktır. Bu nedenle, Davranışçı Müzik Terapisi’nde geleneksel davranışçı ekolün davranışı dönüştürme teknikleri öne çıkmakta.
En çok kullanılan teknik ise, basitçe uygun davranışın ödüllendirilmesini kapsar. Bu modele göre, uygun yanıt veren danışan tercih edilen müziği dinlemekle veya müzik dersleriyle müzikal anlamda ödüllendirilir.
Ülkemizde Müzik Terapisi
Ülkemizde de müzik terapi tarihi çok eskilere dayanmakta. Geçmişte açılan hastanelerde müziğin kullanılarak hastaların tedavi edilmeye çalışıldığı ve bunun başarıldığı bilinmekte.
Müzik, eski dönemlerden beri önemli ve etkili bir rolde. Şaman, kam veya ozan sıfatları olan birçok kişi, halkın üzerinde büyük etkiye sahipti. Türk kamları, ateşler yakıp davullar çalarak çeşitli dans figürleriyle ayinler yaparlardı.
Özellikle Farabi ve İbni Sinâ gibi filozoflar müziğin, sesin ve tınıların gücünü ve insan üzerindeki etkisini incelemiştir. Yaptıkları çalışmalar ile literatüre müzik ile tedavi ve müzik terapisi üzerine pek çok şey katmışlardır.
İbni Sinâ, bireyin tedavisinde en etkili yollardan birinin akli gücün arttırılması olduğunu belirtir. Bireye en iyi müziği dinletmenin ve çevresini onun sevdiği şekle sokmanın önemini vurgular.
Farabi, hastalıkları tedavi etmede makamların insanlar üzerinde bıraktığı izleri araştırmıştır. Bu araştırmalara göre; rast makamı bireye neşe, rehavi makamı sonsuzluk hissi, küçük makamı hüzün, büzürk makamı korku vermekte.
Isfahan makamı bireye hareket kabiliyeti, neva makamı ferahlık, uşşak makamı gülme, zirgüle makamı uyku, saba makamı cesaret, buselik makamı güç, hüseyni makamı sessizlik ve huzur, hicaz makamı ise alçak gönüllülük getirmekte.
Bu makamlarda ney, çeng, santur, kopuz, ud, keman ve ritim aletleri gibi enstrümanlar kullanılır.
Tarihimizde müzik, klinik ortamda tedavi amaçla belirli ses aralıklarının düzenlenmesiyle oluşan bu yeni makam anlayışı kullanılmıştır.
Bu anlamda tedavide müziğin kullanıldığı en önemli hastane Osmanlı döneminde yapılan Edirne Darüşşifasıdır. Fiziksel ve psikolojik sağlığın oldukça önemli olduğu bu hastanede, insanlar müzik, su sesi ve güzel kokular ile şifa bulurdu. Darüşşifada akan suyun sesinin insanların tedavisinde önemli rol oynadığı söylenmekte. Aynı zamanda burada bahsettiğim makamlar haftada üç kere çalınırmış.
Günümüzde ise müzik terapisi hala psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmakta. Özellikle bağımlılık, depresyon, şizofreni ve anksiyete bozukluklarında uygulanmakta.
Videoda yer alan neşe ve sevinç getiren örnek bir rast makamı…
Ruhun Gıdası
Tarihte birçok toplum, resim ve müzik gibi sanat dallarını insan sağlığı için kullanmıştır. Gün geçtikçe enstrümanlardan çıkan ezgi, tını ve seslerin faydaları daha çok fark edilmekte. Çeşitli müzik aletlerinden çıkan uygun ritim ve melodilerin insan psikolojisinde olumlu ve etkili izler bıraktığını da görüyoruz. Zihnimize ve bedenimize iyi gelen bir ilaç gibi…
Bu noktada hepimizin bildiği “Müzik ruhun gıdasıdır.” cümlesinin gerçekliği ve önemini vurgulamak isterim. Bahsettiğim dünyada ve ülkemizde kullanılan müzik terapisi teknikleri, insanların ruhunu iyileştirmede büyük önem taşımakta.
Dinlediğiniz her müzikte, şarkıda, ritim ve melodide kendinizi bulmanız ve keşfetmeniz dileğiyle.
Kaynakça
Yılmaz, B., Can, Ü. K. (2019). Türkiye’de müzik terapi uygulamalarında kullanılan müzikler. OPUS International Journal of Society Researches, 13(19), 592-620.
Trondalen, G., Bonde, L. O. (2012). Music therapy: Models and interventions. Music, health, and wellbeing, 40-62.
Yıldırım, M. (2021). Müzikle tedavi: tarihi, gelişimi, bağımlılıklarda uygulanışı ve türkiye’deki müzik terapi uygulamaları. Turkish Academic Research Review, 6(2), 477-497.
Torun, Ş. (2018). Nörolojik hastalıklarda müzik terapi ve müzik uygulamaları. Turkiye Klinikleri Physiotherapy and Rehabilitation-Special Topics, 4(2), 71-78.