Seri Katiller: Suçlu Olunur Mu, Doğulur Mu?
Seri katiller ve psikopatolojileri uzun yıllardır merak ve araştırma konusu olmakta. Hem adli psikoloji çalışanları hem de dedektifler için bir seri katilin zihninin içinde olanları anlamak oldukça önemli.
Seri katil, üç veya daha fazla insanı sistematik bir şekilde veya spesifik bir eyleme bağlı kalarak öldüren kişilere denir. Son dönemlerde çıkan seri katil belgeselleri sayesinde tarihe adını lekeyle yazdırmış bu şahısların yaptıkları ve travmatik yaşantıları merak konusu. Bugünlerde adı her yerde geçen seri katil ise Netflix platformunun çektiği dizi ve yayınladığı belgesel sayesinde Jeffrey Dahmer.
Bu yazımda Jeffrey Dahmer, Ted Bundy gibi zamanlarında sansasyon yaratan seri katilleri ele alacağız. Bakalım çocukluk travmaları, yetiştikleri aile ortamı, eylemleri, dürtüleri arasında nasıl bağlar var? Şiddet mi görmüşler yoksa istismara mı uğramışlar? Sebepleri ve sonuçları benzer mi? Bireyi korkunç şeyler yapmaya iten şey nedir? Aynı kişilik örgütlenmelerine sahipler mi? Yoksa doğuştan gelen saf kötülüğün bir eseri mi?
İnsanlar meraklı varlıklardır. Neden yaptı, kim yaptı, ne zaman yaptı, sonra ne oldu gibi soruların cevaplarını bilmezsek zihnimizin içinde dönüp durur sorular. İnsanları suçlu haline getiren tek bir yol veya yalnızca tek bir sebep olmasa da, günümüzde veya yakın tarihte tanınan ve haklarında onlarca belgesel, dizi olan suçluların geçmişlerine ve eylemlerine bakıldığı zaman bazı ortak noktalar gözlemleyebiliyoruz. Bakalım suçlu olunur mu, doğulur mu?
İleriye Dönük Suçları Öngörebilmek
Seri katillerin üstünde yapılan araştırmalar, çoğunlukla baba figüründen yoksun kalmıştır ve dominant bir annenin elinde büyümüştür. Ailede alkolizm geçmişi gözlemlenmiştir. Ailelerinin genelde alkolizm geçmişi vardır, istismar edilmişlerdir…
Çocuklukta gözlemleyebileceğimiz, kırmızı alarm sayılabilecek, çocuğun ileride suça meyilli olabileceğini gösterir. Teoriyi ortaya atan psikiyatrist John MacDonald’tır. Bu teoriye MacDonald üçgeni denir. İnsan öldürmeye meyilli çocukların göze çarpan üç özelliği; yatak ıslatmak, ateş yakmak, hayvanlara zalimliktir. Bu üçünün gözlendiği tanınan seri katiller arasında Ted Bundy de vardır.
Seri katillerin küçüklükten itibaren empati yoksunluğuna dair belirtiler gösterdikleri de araştırmalarla destekleniyor. Zaten araştırmalar bir kenara, onlarca kişiyi öldürebilen bir zihnin empati yeteneğinin üst düzey olmasını beklemek pek gerçekçi olmaz.
Seri Katiller Nasıl Düşünür?
Suç işlemeye meyilli zihinler, örneğin seri katiller, çoğunlukla zeki bireylerdir. Elbette yaşadıkları dönemdeki teknoloji yetersizliği veya politik tutum ile suç işlemeye devam edebilmeleri arasında da bağlantı vardır. Fakat bu psikopat kişiliklerinin ardındaki zekanın varlığını değiştirmez. Duygularından yoksunlardır; vicdan, empati veya suçluluk gibi duyguları neredeyse hissetmezler. Bu sebeple içgüdülerini durdurma ihtiyacı da gütmezler. Benmerkezcilerdir.
Artık sadece gözlem yoluyla değil EEG ve fMRI gibi tekniklerin desteğiyle yapılan araştırmalarla da bazı verilere ulaşmaktayız. Seri suçlara karışan kişilerin zihinlerini laboratuvar ortamında incelediğimizde ise betimlenen çerçevenin hemen hemen aynısına ulaşmış oluyoruz. Araştırmalar bu kişilerde antisosyal kişilik özellikleri, psikopat kişilik özellikleri, duygusal özelliklerde yoksunluk gibi nitelikleri desteklemekte.
Ayrıca psikopatların duygusal yoğunluğu ve dili kullanma biçimleri incelendiğinde, sözlük tanımlarından öte bir anlamı olmadığını gözlemleriz. Örneğin, psikopat veya antisosyal özellikler gösteren bir seri katil için ‘’seni seviyorum’’ demenin bir anlamı yoktur. Bu onun için “günaydın”, “çay ister misin?” gibi cümlelerden farksızdır. Böylece kurbanlarını manipüle etmeleri ve onlarla duygusal bir bağ kurmamaları oldukça kolaylaşır.
Suçlu zihinler suç işlemekten çekinmez, pişman olma endişesi yaşamaz, risk almaktan geride kalmazlar. Fakat bu özelliklerin bir tanesi seri katil olmak için yeterli değildir. Sadece risk almayı sevmek bir kişinin seri cinayet işleme potansiyeli olduğu anlamına gelmez.
Bu özelliklerin neredeyse hepsi taşınmalıdır. Kişi şiddete meyilli olduğu kadar soğukkanlı, duygu yoksunu, vicdanı sızlamayan, pişman olmayan antisosyal kişilikte biri olmalıdır. Aynı zamanda ahlaki dürtüleri, etik anlayışları, toplumsal olguları ve ideaları da yoktur.
“Ayıp” veya “yanlış” değerleri olmadığını seri katillerin röportajlarından da gözlemleyebiliriz. Yaptıklarının ahlaksızlık veya canilik olarak algılandıklarını biliyorlar. Bu sebeple kelimelerini seçiyorlar. Fakat değerlendirmeye aldığımızda görebiliriz ki aynı sözcüklerin duygusal anlamları olmaması gibi.
Yaptıklarının başkaları tarafından yanlış olduğunun bilincindeler ve sadece anlamış gibi yapıyorlar. Verdikleri röportajlarda işledikleri cinayetleri ve dürtülerini anlatırken ki sakinlikleri, kahvaltıda ne yediklerini anlatırcasına umursamaz ve düz ses tonları da tam bu sebepten.
Jeffrey Dahmer
Bu yazımda örnek olarak son dönemlerde belgeseliyle birlikte yoğun bir merak konusu olan Jeffrey Dahmer’dan bahsetmek isterim. Hem izlemeyenleri düşünerek spoiler vermemek hem de travmatize olabilecek kişileri korumak adına Jeffrey Dahmer ve eylemleri hakkında detaylı bilgi vermeden psikanalizini yapmaya çalışacağım. Genel olarak Jeffrey Dahmer’ın hayatı ve Netflix platformundaki belgeseli hakkında bilgi almak için yukarıdaki bağlantıya bakabilirsiniz.
Jeffrey Dahmer, 80’li yılların Amerika’sındaki en korkulan seri katilidir desek yanlış olmaz. Jeffrey’nin seri cinayet işlemenin yanında yamyam olması da inanılmaz ses getiren hikâyesini korkunçlaştıran bir diğer unsur. Dahmer’in psikopatisini incelemek adına da o günden beri bir çok adli psikolog araştırma koltuğuna oturmuştur.
Jeffrey Dahmer, çocukluğundan beri hayvanlara ve hayvan anatomisine ilgi besleyen bir çocuktu. Bu ilgisi babası tarafından da desteklenmişti. Sorunlu bir ailenin çocuğuydu ve gençliğinde alkol bağımlılığı ile ilgili problemler yaşamıştı.
Bilinen sayıya göre 17 kişinin ölümüne sebep olmuş Dahmer, yaşadığı dairede işlediği cinayetlerle ilgili korkunç detaylar barındırmış. Fotoğraflar, ceset parçaları… Kendi açıklamalarında da cinayetleriyle ilgili bilgiler vermiştir. Amacının cinayet işlemek değil de, terk edilmemek olduğunu söylemiş.
Çocukluğunda yalnız bırakılan ve psikozunun bir kurbanı olarak yalnızlıkla ilgili yoğun travmalar yaşayan Jeffrey, fırsatı eline geçtiğinde ise görüştüğü erkekler tarafından terk edilmemek için onları kendine “saklar”.
Hatta hiçbirinin canının yanmasını istemediğini, bu yüzden uyuşturduğunu ve üzerlerinde deneyler yaptığını söylemesi bize psikolojisiyle ilgili fikirler verir. Örneğin, kendi bilinçdışında kendini böyle savunduğunu düşünebiliriz. Yalnız kalmamak için yapamayacağı şey olmadığını da somut bir şekilde gözlemleyebiliriz.
Kendisine şizotipal kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu ve psikoz tanıları konsa da mahkeme kararınca akıl sağlığı yerinde olduğuna ve cinayetleri bilinçli işlediğine karar verilmiştir.
Lionel Dahmer
Dahmer vakası ile ilgili en çok dikkat edilmesi gereken bir diğer bilgi ise babasıdır. Dahmer konusunda doğuştan mı, yoksa yaşadığı olaylardan dolayı mı korkunç birine dönüştüğünü belki de asla çözemeyecek olmamızın sebebidir.
Netflix belgeselinde de aktarıldığı gibi, Jeffrey’nin çocukluğunda beraber hayvan anatomisini incelediği babasının da gençliğinde aynı öldürme içgüdüsüne sahip olduğunu biliyoruz. Belgeseli izlerken tam travmalarını asli sebep sandığım anda babasının bu itirafı düşüncelerimi tamamen bulanıklaştırıştı. Dahmer’ın genlerinde de cinayet güdüsü olabileceği fikri bizi başladığımız soruya geri götürdü. Suçlu olunur mu, yoksa doğulur mu sorusunu bir kez daha cevapsız bıraktı.
Ted Bundy
Seri katil denildiğinde akıllara ilk gelen isimdir belki de Ted Bundy. İdamından yıllar sonra dahi dikkatleri üzerine çekmiş, psikolojik sorunları tartışmalara dahil olmuştur. Tecavüzcü ve katil olan Bundy’nin idamından önce mahkeme kararıyla alınmış psikiyatrik değerlendirme belgesi mevcut. Bunun dışında kendisinin psikolojik öyküsüne dair birinci elden bir bilgimiz maalesef yok.
Bundy’nin adli psikologlar için en dikkat çeken seri katil olarak görülmesinin en önemli sebebi, yaşadığı çifte hayat. Seri katiller incelendiğinde iki yaşantılarını birbirinden bu kadar uzakta tutması oldukça zor. Örneğin, Dahmer vakasını ele alalım. Komşuları şüphelenmiş, elinden kaçan kişiler kendisini yakalatmaya çalışmış, tüm ailesi bir terslik olduğunun bilincinde. Fakat Bundy için işler pek de böyle değildi.
Yine Netflix platformunda Ted Bundy’nin hayatından esinlenerek çekilen bir film mevcut. Bilmeyenler için filmin orijinal adı: Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile. Film Bundy’nin kişisel hayatına odaklanmış. Örneğin, kendisinin uzun süren bir ilişkisi olmuş. Cinayetleri işlerken bir yandan da üniversite okumuş, siyasetle uğraşmış, kariyer yapmış. Hatta bir süreliğine Amerika’nın intihar hattında çalışmış.
Uzmanların görüşlerine göre Ted Bundy’nin bir çok psikolojik bozukluğu olabilir. Bunlardan önde gelenleri antisosyal kişilik bozukluğu, psikopati, narsistik kişilik bozukluğu ve borderline kişilik bozukluğu. Antisosyal kişilik bozukluğu olduğu ise araştırmalarca en kuvvetlisi.
Empati ve vicdan yoksunluğu, egosantrizmi, başkalarını korkutmak ve kontrol etmek için zora başvurmaktan çekinmemesi, manipülasyon… Yakalanmayacağına duyduğu inanç ve yakalandıktan sonraki rahatlığı da narsistik kişiliğinin ve egosantrizminin bir örneği.
Hem Dahmer hem de Bundy örneklerinde anlıyoruz ki seri katil olmak veya seri suç işlemeye meyillilik tek sebep kaynaklı değil. Hem genetik hem de yaşantısal olmak üzere belki de onlarca durumdan tetiklenebiliyor. Ayrıca günümüzdeki araştırmalarca da birinin suça meyilliliğini anlamak sadece bir tahmin. Araştırmalar gün geçtikçe gelişmekte ve seri suç işlemenin psikopatolojik etkileri hala araştırılmakta.
Kaynakça
Fidanboylu, K., Üreyil, S., Gümrükçüoğlu, N., & Çörüş, G. (2012). Suçlu Zihinler Nasıl Düşünür: Psikopati ve Suç Arasındaki İlişki. Psikopati ve Suç, 1-25.
Williams, D. J. (2020). Is serial sexual homicide a compulsion, deviant leisure, or both? Revisiting the case of Ted Bundy. Leisure Sciences, 42(2), 205-223.
Katherine Ramsland PhD, C. V. (2013). The many sides of Ted Bundy. Forensic Examiner, 22(3), 18.
Davis, D. A. (1991). The Jeffrey Dahmer story: An American nightmare. St. Martin’s Paperbacks.
Martens, W. H., & Palermo, G. B. (2005). Loneliness and associated violent antisocial behavior: Analysis of the case reports of Jeffrey Dahmer and Dennis Nilsen. International Journal of Offender Therapy and Comparative Criminology, 49(3), 298-307.
Dercirier Gonçalves Freire. Contribution of Psychoanalysis Regarding Serial Killers. J Forensic Sci & Criminal Inves. 2019; 13(1): 555851. DOI: 10.19080/JFSCI.2019.13.555851