Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), psikolojik travma sonrasında ortaya çıkan semptomların uzun süreli devam etmesidir. Yaşanan olay kişi için normal bir anı değildir, canına zarar gelebileceğini düşünmüş olabilir. Tehdit altında kalmış veya tehdit altında kalmış birine şahit olmuş olabilir.
Travma yaratan olaylar kişiden kişiye değişebilir. Her olay her yaşayanda aynı seviyede travmaya olanak açmaz. Fakat hasar almış birey, genelde travmatik olayın benzerlerinden veya hatırlatacak durumlardan kaçma davranışını sergiler. Savunma mekanizması olarak kaçınmanın aksine benzeri olayların içine kendini atabilir de birey. Bilinçdışı bu şekilde kendini yaşadığı olayın normalliğine inandırma çabasındadır.
Travma sonrası stres bozukluğunun kavramsal olarak adını alması II. Dünya Savaşı dönemine dayanır. O zamanki askerlerin karşı karşıya kaldıkları ölüm korkusu, fiziksel bütünlüğü koruma kaygısı gibi travmalar askerden döndükleri zaman fark edilir psikolojik hasarlar bırakmıştır. Uzun süre geçmesine rağmen semptomları gerilememiş hatta artmıştır.
Uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, anıların fiziksel etkileri, mide sorunları, her şeyden korkma veya fiziksel bütünlüğünü korumayı umursamama… Askerlerin gösterdikleri bu semptomlar başka bir psikolojik bozukluk tanısına oturmadığından yeni bir kavram olarak TSSB ortaya çıkmıştır. Daha sonraki yıllarda tanı kriteri genişletilmiş, sadece askerlerde değil bir çok insanda da aslında TSSB gibi travma kaynaklı bozukluklar olabileceği gözlemlenmiştir.
Günümüzde aktif olarak kullanılan psikolojik tanı kitabımız DSM-5’tir. Dolayısıyla tanı koymak için bu kitaptan faydalanırız. Kitapta geçen tanıma göre ise ölüm tehdidi, yaralanma gibi bireyin fiziksel bütünlüğünü bozan durumlar yaşaması veya tanık olması TSSB geliştirme sebebidir. Fakat bu her travmatik olaya maruz kalan bireyde travma sonrası stres bozukluğu olacağı anlamına gelmez.
Bazı travmalar savunma mekanizmalarınca bastırılabilir. Fakat bazıları da daha kısa süreli etkileri olan veya farklı semptomlar içeren bozukluklara dönüşebilir. Örneğin akut stres bozukluğu gibi. Birbirine çok karıştırılan Akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğunun farkını inceleyelim.
Akut Stres Bozukluğu ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu Farkları
Akut Stres bozukluğu (ASB), en genel tabiriyle travma sonrası yaşanan psikolojik sıkıntılardır. ASB ile savaşan birinde 5 temel semptom vardır. Bunlar istemsiz tekrarlar, ruh halinde çöküntü, disosiyatif semptomlar, kaçınma ve uyarılma belirtileridir.
Daha detaylandırırsak kişi çoğunlukla rüyaları aracılığıyla travmatik olayı tekrar tekrar yaşar. Ruh halinde normale kıyasla ekstrem bir düşüş ve hüzün gözlenir. Kişi travmatik olayları hatırlatabilecek durum, ortam ve kişilerden kaçar.
Ayrıca uykusuzluk, saldırganlık ve konsantre olamama gibi belirtileri de yaşar. Disosiyatif semptomlar, kişinin gerçeklik algısında bozulma, anılarına güvenememe, travmatik olayı net hatırlayamama gibi semptomlar geliştirmesidir.
TSSB ile semptomlarında oldukça benzerlik göstermesine karşın, ayırt etmek için bazı yöntemler vardır. Bunlardan en önemlisi ise stresörlerin ve semptomların sürdüğü zaman. Akut stres bozukluğu en az 3 gün en fazla 30 gün sürer.
Travmatik olayın üzerine 30 gün geçmişse ve bireyin semptomlarında bir düşüş veya değişiklik yaşanmamışsa bireyin psikolojik problemi akut stres bozukluğundan travma sonrası stres bozukluğuna doğru geçmekte demektir.
TSSB Semptomları ve Tanısı
TSSB, kişinin fiziksel bütünlüğünü bozacak büyüklükte bir travmaya maruz kalmasının veya maruz kalan birine şahit olmasının ardından meydana gelir. Oldukça zor bir süreç yaşayan bireyde bir takım semptomlar oluşması oldukça doğaldır.
Fakat bunun bozukluk seviyesine ulaştığı nokta oldukça hassas diyebiliriz. Aynı akut stres bozukluğunda değindiğimiz gibi yeniden yaşantılama, kaçınma, aşırı uyarılmışlık gibi durumlarla kendini gösterir. Bireyi derinden etkileyen bu bozukluk; travmatik olaya zihnimizin verdiği korku, kaygı, endişe, dehşet ve çaresizlik hissinden meydana çıkar.
Travma ile çalışan psikologlar özellikle tanı koymak için travmanın neyi kapsayıp neyi kapsamadığını bilmelidir. Bireyin yaşamında izi silinemeyecek kadar ağır olaylar ve korkuların, çaresizliğin ortaya çıkmasına neden olan ve ruhsal durumumuzu etkileyen olaylara travma deriz.
Fakat buradaki sorun, TSSB tanısı koyabilmek adına travmanın ”bireyin fiziksel bütünlüğüne zarar verecek” cümlesi ile kısıtlandırılmış olması. Pek çok psikolog ve psikiyatr tarafından eleştirilen bu tanımlama kriteri, travmatik olay yaşamış bazı bireylerin travmalarını ciddiye almama ve bireylerde görülmeme hissiyatı oluşturmakta.
Travmatik stres seviyesinin bireylerin stres toleransına göre değişebileceği, birinin travmatik olarak tanımlandıracağı davranışı başka birinin daha normal karşılayabileceği unutulmamalıdır. Her hastaya DSM-5 kriterlerince değerlendirmek ve tanımlamak, alanımız adına oldukça önemli. Fakat bazı tanımların genişliği veya darlığına dair eleştiriler göz önüne alınıp ruh sağlığı uzmanlarının gözlemleri de dikkate alınmalıdır.
Tepkiler
Kaygı, korku, üzüntü, inkâr, öfke gibi duygusal tepkilerin mevcut olduğuna değindik. Bunlar dışında fiziksel ve bilişsel tepkiler de oldukça sık görünür. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, göğüste daralma, iştahta çok artma veya çok azalma fiziksel tepkilerdir. TSSB’nin bilişsel tepkileri arasında ise unutkanlık, odaklanma güçlüğü, uyuyamama veya çok uyuma, kabus görerek uyanma, inanç sistemini sorgulama, zaman ve mekan algısında bozulmalar…
Davranışsal semptomlara değinmek gerekirse küçük şeylerden de irkilme, yerinde duramama, ani hareketler, asosyalleşme, içe dönüklük sık görülebilen tepkiler diyebiliriz. Hepsi bir araya alındığında bu semptomlar bireyin işlevselliğini bozmakta, günlük yaşamını sürdürmesine dahi engel olmaktadır. Bu sebeple hiç gecikmeden bir ruh sağlığı uzmanına danışılmalı ve tedavi sürecine başlanmalıdır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tedavi Yöntemleri
Yukarıda değindiğim üzere TSSB bireyin ruhsal, davranışsal, bilişsel ve fiziksel hayatına etki eden ve göz ardı edilmemesi- tedavi edilmesi gereken bir bozukluktur. Ciddi bir hastalıktır. Buna rağmen tedavisinde oldukça etkili olan yöntemler mevcut.
Her bireyin her travmatik olaya tepkisi ve toleransının farklı olduğunu ve her bozukluğun herkeste aynı seyirde ilerlemediğini de göze alarak kişiye özel en uygun tedavi yönteminin seçilmesi önemlidir. Bu yöntemler arasında psikoterapi, EMDR terapisi, ilaç tedavisi, derin TMS gibi tedavi şekilleri vardır.
EMDR
Bir çok travma, panik atak, kaza, doğal afet, obsesyon ve fobi tedavisinde kullanılan EMDR aynı zamanda TSSB için en sık kullanılan tedavi yöntemlerinden birisidir. 1987 yılında tesadüfen Dr. Francine Shapiro tarafından keşfedilmiştir. Göz hareketlerinin rahatsız edici düşüncelerimizin şiddetlerini azalttığı görülmüştür.
Bu sebeple Türkçede de göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme olarak kısaca tanımlanır. dünyanın her yerinde kabul gören ve uygulanan bir tedavi yöntemi olan EMDR, travma sonrası oluşan bozukluklar için en çok tercih edilen terapi yöntemidir.
Beyin, deneyimlerimizle elde ettiği bilgileri işler ve işlevselleştirir. Ses, koku, düşünce gibi bilgiler belirli anılarımızla eşleşir. Bir koku aldığımızda bize bir anımızı hatırlatması, bir şarkının bizi yıllar öncesine götürmesi de anılarımızla ilişkilendiklerinden ötürü.
Zihnimizdeki travmatik anıları ve psikolojik sağlığımızı etkileyen bazı eşleşmeler de bulunmakta. Bu anıları göz hareketleri ile işleyerek onlara karşı duyarsızlaşmamız mümkün. Gereken danışanlara EMDR eğitimini tamamlamış klinik psikologlar tarafından uygulandığı zaman TSSB’nin en önemli tedavilerinden biridir.
Psikoterapi
Tüm psikolojik bozukluklarda olduğu gibi travma sonrası bozukluklarda da psikoterapi en önemli tedavi yöntemidir. Psikolojik bozuklukların türüne ve grubuna göre hangi ekolle çalışılması gerektiği psikologun sorumluluğu ve bilgisindedir. Aynı zamanda hangi hastanın hangi terapi yöntemine daha sağlıklı cevap vereceği elbetteki değişiklik gösterir.
TSSB ve/ veya akut stres bozukluğu için travma terapisi uygulanmakta. Travmatik bozuklukların başarılı bir şekilde tedavisi için, sorunun yine alanında uzman bir psikoterapist tarafından teşhis edilmesi ve en uygun yöntemle zaman kaybetmeden çalışılmaya başlanması gerektir. Bu gibi durumlarda erken teşhis ve zaman kaybetmeden uzman desteği almak da süreci hızlandıran diğer bir etken.
İlaç Tedavisi
Gerekli görülen durumlarda psikolojik bozukluklar için ilaç tedavisine başvurmak da çok önemlidir. TSSB de uzmanlar tarafından bazı semptomları azaltmak adına zaman zaman ilaç tedavisine başvurulabilen bir bozukluk. Terapi ile ilaç tedavisi beraber uygulandığında, terapiden daha verimli sonuç almamıza da olanak sağlamakta.
Kaynakça
Özgen, F., & Aydın, H. (1999). Travma sonrası stres bozukluğu. Klinik Psikiyatri, 1(34-41).
Kavakçı, Ö., Yıldırım, O., & Kuğu, N. (2010). Travma sonrası stres bozukluğu ve sınav kaygısı için EMDR: Olgu sunumu. Klinik Psikiyatri, 13, 42-47.
Sakarya, D., & Güneş, C. (2013). Van depremi sonrasında travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin psikolojik dayanıklılık ile ilişkisi. Kriz Dergisi, 21(1), 25-32.
BOLU, A., ERDEM, M., & ÖZNUR, T. (2014). TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU. Anatolian Journal of Clinical Investigation, 8(2).
Balıbey, H., & Balıkçı, A. (2013). Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tanılı Hastada Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) Tedavisi: Olgu Sunumu. Dusunen Adam: Journal of Psychiatry & Neurological Sciences, 26(1).
American Psikiyatri Birliği. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru elkitabı’ndan (çeviri ed. E Köroğlu) Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 2013.
American Psikiyatri Birliği. Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması El Kitabı, yeniden gözden geçirilmiş dördüncü baskı (DSM-IV-TR). (çeviri ed. E Köroğlu) Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 2000.